Giremedigin Gönül,Senin Degildir ..
Gönderilme zamanı: 25 Oca 2010, 13:46
Gideceğimiz yerler sadece maddî, şeklî olanlar değildir Asıl manevî olanlardır Manen gideceği yere varamayanlar, maddeten hiç varamazlar Gideceği yeri, iç dünyasına kodlayamamış olan, hedefine asla ulaşamaz
Hatta manen gideceği yeri olmayanların, maddeten de gidecekleri yeri olmaz; hiç olmaz En hızlı vasıtalar, en sağlam araçlar onları hiç bir yere götüremez
Çünkü manevî hedeflerini kaybedenler, maddî hedeflerini de yitirirler Gidecekleri yer kalmaz Onlar gitmezler, götürülürler Hatta sadece sürüklenirler
Bu sebeple, en acınacak insanlar, araçsızlık yüzünden yolda kalanlar değil, araçları olup da gidecekleri yeri olmayanlardır
Gitmek, gövdeye değil, gönüledir
Gittiğiniz yerde gönülsüz bir gövde bulacaksanız, varışınız da boşunadır
O zaman, gittiğiniz yere ulaşamazsınız, sadece varmış olursunuz
Varmış olmak, vuslata ermiş olmak değildir
Vuslat, gönüle varmaktır Sevgi dolu bir gönüle ulaşmaktır Vuslat gönül işi olduğu için, varmak da gövdeyle olmaz, gönülle başarılır Bu sebeple, gönül varışlarının vasıtaya ve maddeye ihtiyacı olmaz Biri kuzeyde, diğeri güneyde iken de, bir ve beraber olabilirler Mesafeler, birliğe, buluşmaya, kavuşmaya asla engel olamaz Bir olan gönüllerin arasına kilometreler giremez; en uzak gurbet bile ayıramaz onları, unutturamaz Asıl mesafe, asıl uzaklık, yanı başındakini unutturanıdır
''Dizimin dibindeki, Yemen'de; Yemen'deki de dizimin dibindedir'' der Mevlânâ
Göremediğin gönülden ırak olursun Gönül görmek diye bir çaba var mı hayatımızda? Giremediğin gönüle eremezsin Hiç olmazsa, yanı başınızdakilerin gönüllerinde misiniz? Yanı başınızdakiler gönlünüzde mi? Aynı dili konuşanlar değil, aynı gönlü paylaşanlar anlaşırlar
Büyük bir üzüntüyle ifade edeyim ki, aynı evde yaşadığı halde, ayrı olanlar vardır Çünkü yakınlık manevî varlığımızla sağlanır Gövdelerin yakınlığı ile gerçek yakınlık yakalanamaz Kafa ve kalp uyuşması, insanı yakından daha yakın eder, hatta tekleştirir Böylesine bir ve beraber olmuşları, hiçbir şey ayıramaz
Hiç bir mesafe aralarına giremez
Gönül ne kahve ister, ne kahvehane
Gönül sohbet ister, kahve bahane
Can Yücel bir şiirinde, bizi birbirimizden ayıran mesafeyi şöyle açıklıyor:
En uzak mesafe ne Afrika'dır,
Ne Çin,
Ne Hindistan,
Ne seyyareler,
Ne de yıldızlar geceleri Işıldayan
En uzak mesafe İki kafa arasındaki Mesafedir,
Birbirini Anlamayan
Gül, hep bir gönül alma aracıdır amma her şey bir kırmızı gül kadar ucuz ve kolay olmamalı Her şey, bin bir emekle, sevgisi bereketlendirilmiş bir gönülle halledilmelidir Yüreğin, sevginin renkleriyle bin bir çeşit yediveren güle döndüyse, varsın elinde bir gül bulunmasın
Gül müsün kardeşim, elin gülsüz de olur
Gönlün gülleşmişse, o yeter bana
Geldiğin yer gülüyorsa
Seni gören gönül eğer
Gülistana dönüyorsa
Ne mutlu sana
Sen gül olmuşsan, gülden sana ne?
Bırak o kalsın dalında
Üstelik gülleşmiş gönlün dikeni de yoktur
Ne batar, ne kanatır,
Hep cana can katar
Hep mutluluk ve huzur sunar
(( Vehbi Vakkasoğlu ))
Hatta manen gideceği yeri olmayanların, maddeten de gidecekleri yeri olmaz; hiç olmaz En hızlı vasıtalar, en sağlam araçlar onları hiç bir yere götüremez
Çünkü manevî hedeflerini kaybedenler, maddî hedeflerini de yitirirler Gidecekleri yer kalmaz Onlar gitmezler, götürülürler Hatta sadece sürüklenirler
Bu sebeple, en acınacak insanlar, araçsızlık yüzünden yolda kalanlar değil, araçları olup da gidecekleri yeri olmayanlardır
Gitmek, gövdeye değil, gönüledir
Gittiğiniz yerde gönülsüz bir gövde bulacaksanız, varışınız da boşunadır
O zaman, gittiğiniz yere ulaşamazsınız, sadece varmış olursunuz
Varmış olmak, vuslata ermiş olmak değildir
Vuslat, gönüle varmaktır Sevgi dolu bir gönüle ulaşmaktır Vuslat gönül işi olduğu için, varmak da gövdeyle olmaz, gönülle başarılır Bu sebeple, gönül varışlarının vasıtaya ve maddeye ihtiyacı olmaz Biri kuzeyde, diğeri güneyde iken de, bir ve beraber olabilirler Mesafeler, birliğe, buluşmaya, kavuşmaya asla engel olamaz Bir olan gönüllerin arasına kilometreler giremez; en uzak gurbet bile ayıramaz onları, unutturamaz Asıl mesafe, asıl uzaklık, yanı başındakini unutturanıdır
''Dizimin dibindeki, Yemen'de; Yemen'deki de dizimin dibindedir'' der Mevlânâ
Göremediğin gönülden ırak olursun Gönül görmek diye bir çaba var mı hayatımızda? Giremediğin gönüle eremezsin Hiç olmazsa, yanı başınızdakilerin gönüllerinde misiniz? Yanı başınızdakiler gönlünüzde mi? Aynı dili konuşanlar değil, aynı gönlü paylaşanlar anlaşırlar
Büyük bir üzüntüyle ifade edeyim ki, aynı evde yaşadığı halde, ayrı olanlar vardır Çünkü yakınlık manevî varlığımızla sağlanır Gövdelerin yakınlığı ile gerçek yakınlık yakalanamaz Kafa ve kalp uyuşması, insanı yakından daha yakın eder, hatta tekleştirir Böylesine bir ve beraber olmuşları, hiçbir şey ayıramaz
Hiç bir mesafe aralarına giremez
Gönül ne kahve ister, ne kahvehane
Gönül sohbet ister, kahve bahane
Can Yücel bir şiirinde, bizi birbirimizden ayıran mesafeyi şöyle açıklıyor:
En uzak mesafe ne Afrika'dır,
Ne Çin,
Ne Hindistan,
Ne seyyareler,
Ne de yıldızlar geceleri Işıldayan
En uzak mesafe İki kafa arasındaki Mesafedir,
Birbirini Anlamayan
Gül, hep bir gönül alma aracıdır amma her şey bir kırmızı gül kadar ucuz ve kolay olmamalı Her şey, bin bir emekle, sevgisi bereketlendirilmiş bir gönülle halledilmelidir Yüreğin, sevginin renkleriyle bin bir çeşit yediveren güle döndüyse, varsın elinde bir gül bulunmasın
Gül müsün kardeşim, elin gülsüz de olur
Gönlün gülleşmişse, o yeter bana
Geldiğin yer gülüyorsa
Seni gören gönül eğer
Gülistana dönüyorsa
Ne mutlu sana
Sen gül olmuşsan, gülden sana ne?
Bırak o kalsın dalında
Üstelik gülleşmiş gönlün dikeni de yoktur
Ne batar, ne kanatır,
Hep cana can katar
Hep mutluluk ve huzur sunar
(( Vehbi Vakkasoğlu ))