YILBAŞI NEDİR?

Dini Bilgiler,İlahiler,Yazılar,Dualar,Tasvirler,İslamiyet...vs
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Yağmur damlaları
Onursal Üye
Mesajlar: 3707
Kayıt: 04 Kas 2008, 10:25
Konum: Mezunlar zümresine dahil!

YILBAŞI NEDİR?

Mesaj gönderen Yağmur damlaları » 24 Ara 2011, 17:31

Bu konuyu iyi kavrayabilmek için önce şu ayet ve hadisleri göz önüne getirmek gerekir

1. "Iyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah`tan korkup sakının..." (Mâide, 5/2. )

2. "Zulüm yapanlara en ufak bir meyil göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah`tan başka velileriniz de yoktur, sonra yardım da göremezsiniz. (Hûd, 11/113.)

3. "O (Allah) size Kitapta : "Allah`ın ayetlerine küfredildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze geçip dalıncaya dek onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah münafıkların da, kâfirlerin de tümünü cehennemde toplayacaktır". (Nisâ, 4/140)

Konuyu başkalarına benzeme noktasından ele alan hadis-i şerifler vardır. Bunlardan biri şudur:

"Kim herhangi bir gruba benzeşirse o da onlardandır." (Ebu Davûd, Libas 4) Özellikle bu hadis-i şerif çok önemli psiko-sosyal gerçeklere işaret eder. Şeklî benzeşmenin sonuçta itikadî benzeşmeye götüreceğini anlatır.

İbn Haldun da konuyla ilgili olarak önemli tarihi gerçeklere parmak başar. Mağlupların galipleri taklit etme psikolojisi yaşadıklarını anlatır. (Ibn Haldun, Mukaddime (trc.) I/374-75.)



İslâm Dini yepyeni bir nizamla ortaya çıkmış, önceki dinlerin hükümlerini bütünüyle yürürlükten kaldırmıştır. Bu dinin gecesi de gündüzü kadar aydınlıktır. Müslüman anasından metbu' olarak doğar, tabi' olarak değil. Yani o ilmiyle, irfanıyla, yüksek ahlâkiyle ve dindarlığı ile herkese örnek olur, herkes ona uymaya özenir. O ise kimselere özenmez. Çünkü dini ona yeterince malzeme sunmuş, ihtiyacını karşılamıştır. Tabii bu tabiiyet ve matbuiyet ilim ve teknikte, sanatta değildir. Çünkü ilim ve teknik müslümanın yitik malıdır, onu nerede, kimin yanında bulursa almaya daha haklıdır. O halde tabiiyet ve matbuiyet ahlâk, din, adalet ve hakseverliktedir.

O halde diğer dinlerin kutsal saydığı günleri kutlamak, onların âdetlerine uymak, büyük günahlardandır.

Buna birkaç misal verelim :

a) Batı ülkelerinde olduğu gibi, yabancı kadın ve erkeklerin bir arada toplanıp dans etmeleri, çeşitli oyunlar tertiplemeleri İslâm'a göre büyük günahlardandır. Bir müslümanın onlara özenerek bu gibi şeyleri helâl kabul etmemek şartıyla yaparsa büyük günah işlemiş olur.

b) Güzellik yarışmaları, bilindiği gibi daha çok gayr-i müslim ülkelerde yapılır. Bundan amaç, şehvetperestlere kadın vücuduyla ziyafetler çekmektedir. Aynı zamanda genç kızları bu gibi ahlâksızlıklara özendirmek suretiyle onları baştan çıkarmaya yöneliktir. Tabii Kur'ân'a ve Sünnete göre, bir müslüman kadının bu tür müsabakalara katılması, soyunup etini teşhir etmesi büyük bir günah ve ağır bir suçtur. Çünkü ahlâkı ifsad etmekte, kadının annelik vakarını düşürmekte, onu bayağı bir eşya gibi müzayedeye çıkarmaktır.

c) Noel Yortusunu Hıristiyan alemiyle birlikte kutlamak da büyük günahlardan biridir. Müslümanların kaçınması gerekir. Kendi millî ve dinî günlerimizde tebrikleşmemizde ise sayısız yararlar vardır. Her şeyden önce dinî ve millî âdetlerimizi yaşatmış, çocuklarımıza güzel örnekler vermiş oluruz. (Bkz. Celal Yıldırım, İslam Fıkhı)



1- Noel Baba, Yılbaşı, Christmas bayramı gibi başka dinlerin alameti, sembolü olan günlere, o günü tazîm ve kutlama maksadıyla katılmak, aynı maksatla o günlerde tebrikleşmek ve hediyeleşmek, yine aynı maksatla hindi vb. almak, yemek, ziyafet çekmek, aynı maksatla bu tür kutlamalara katılmak, o günlerde bayram niyetiyle çocuklara elbise almak ve pişirdikleri yemekleri pişirmek caiz değildir.

2- Böyle zamanlarda, böyle zamanlara has hindi vb. şeyleri sırf gıdalaşmak için almak, ucuz postane hizmetinden yararlanmak için tebrikleşmek haram değilse de, onlara benzeme, onların uygulamalarını yaygınlaştırma ve meşru gösterme anlamı taşıdığından tehlikeli ve mahzurludur. Müslümanların, hangi maksatla olursa olsun, o günlere mahsus bir şey yapmamaları gerekir.

3- Hindi gibi sırf o günlere mahsus şeyleri, o günlerde satmak, fasıklara "günahta yardım" anlamı taşıdığından, haram ya da tahrimen mekruhtur. Ancak alacağı para haram değildir. Haram ve günah olan o işi yapmasıdır. Bu hindilerin besmele ile kesilmiş olması halinde böyledir. Besmele ile kesilmemişse "meyte" olacaklarından satılmaları hiç bir surette caiz olmaz.

4- Yılbaşı kutlamaları için matbaa sahiplerinin davetiye, afiş, kart vb. şeyleri basmaları da aynıdır. Yani bunlar sırf yılbaşına özel olarak kullanılacaklarsa yapılıp satılmaları aynı derecede mahzurludur: Eşantiyon eşya için de aynı şey söylenir. Ancak satıcılar bizzat yılbaşını kutlamış gibi günah almazlar. Çünkü, satılan şeylerin kötü amaçla kullanılması haramdır. Halbuki süs eşyaları satmak esasen haram olan bir iş değildir. Bu açıdan satıcıların sattığı süs eşyaları bizzat haram değildir. Bunu bir dükkanı içki imalatçısına vermeye benzetebiliriz. İmamı Azama göre içki satışı yapacak birisine binayı kiraya vermek haram değildir. Bu noktadan yapılan satışın kendisi haram değildir. Bunu yanlış yerde kullanacak olanların yaptıkları haramdır.

Bununla beraber, bir şeyin haram olmaması hiçbir sorumluluğunun olmadığı anlamına gelmez. Böyle bir konuda yardımcı olmak, en azından mekruhtur. Mekruh ise harama yakın derecede kişiyi sorumlu eden demektir. Bu nedenle bir mecburiyet yoksa bu işin yapılmasını tavsiye etmeyiz.



Müslümanlar bu yılbaşını takvim başlangıcı yaparlarsa, yılbaşı gecesinde yapılan âyin veya eğlencelere iştirak ederlerse ne olur?

Yılbaşı dolayısıyla yapılan dinî âyine katılan (Hristiyanlarla beraber bu toplu ibâdeti yapan) müslümanlar en azından haram (büyük günah) işlemiş olurlar.

Dinî âyîne katılmadan yılbaşı dolayısıyla toplantı ve eğlence yapan müslümanlar, bu eğlencelerde ayrıca hiçbir haram işlemeseler dahi, kökeni dinî (İslâm'dan başka ve ona göre bugün mûteber olmayan bir dîne dayalı) olan bir faâliyete katıldıkları ve başka dinden olanlara -dinle ilgili bir konuda- benzer hale geldikleri için günah işlemiş olurlar. Yukarıda kaynağını verdiğimiz, "Bir din ve kültür topluluğuna kendini benzetenler onlardan sayılır" meâlindeki hadîs bu davranışı yasaklamaktadır.

Yılbaşı, takvim, tarih, tatil, eğlence, şenlik ve bunlarla ilgili âdetler bir milletin kültürüdür. Kültür din ve ideolojinin bedenlenmesi, ete kemiğe bürünmesidir. Bu ikisini birbirinden ayırmak mümkün değildir. Eğer birileri din ile kültürü birbirinden ayırmaya, aralarındaki bağı koparmaya kalkışırsa -zor olmakla beraber bunu yapabilirse- kültür ile beraber dîni de değiştirme yoluna girmiş olur. Bedenini parça parça kaybeden din gider (milletin hayatından çıkar) onun yerine yeni kültürün dîni veya dinsizliği gelir. Kültür ile din arasında böyle bir bağ bulunduğuna göre; kültürün değişmesi dîni yakından ilgilendirir. İslâm'ın beş temel amacından biri dîni (müslümanların hayatında İslâm'ı) korumaktır. İslâm'ın korunmasını olumsuz etkileyen bir davranış, bir kültür değişimi, bir kültür taklidi haramdır, bazan bununla da kalmaz dinden çıkma sonucunu doğurur.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Medine'ye göçünce, burada öteden beri iki bayramın bulunduğunu ve bu bayramlarda kutlama yapıldığını öğrendi. Bayramlar, dînin etkilenmesi bakımından önemli kültür unsurları olduğu için bunları değiştirdi ve yerlerine Ramazan ile Kurban bayramlarını tebliğ etti. Daha pek çok hadîste, başka dinlerle ilişkisi veya sembolik değeri/fonksiyonu bulunan âdet ve uygulamaları müslümanlara yasakladı.



Yılbaşında Müslüman olmanın gereği nedir?

Hepimiz Müslümanız elhamdülillâh. Ama hepimiz Müslümanlığımızın icabını yaşamıyoruz maalesef...

Biz, Müslümanlığın icabını yaşama hâline “dindarlık” diyoruz. Kim inandığı gibi yaşıyorsa, ona dindar insan sıfatını takıyor, dindar adam, diye yâd ediyoruz. Bu sıfat onun hakkıdır zaten.

Siz dindarlığı, zamanın kötülük ve fitnesine karşı giyilen koruyucu bir zırh olarak da kabûl edebilirsiniz.

Aslında dindarlık, sahibini sadece âhirette Cennet’e koyan bir yaşama tarzı olmakla kalmayıp, dünyada da huzura, saadete sevkeden bir yaşama tarzıdır.

Nitekim İsa Peygamber’in doğumu ile Hazret-i Muhammed’in hicretine başlangıç olan yılbaşlarında dindar olanla olmayanın yaşayışını ibretle seyrediyorsunuz.

Dindar olanlar, yılbaşı gecelerinde düşünüyorken, şuur altında bile olsa diyorlar ki:

— Yılbaşı gecesinin mânası, sayılı ömür senelerinin birinin daha bitmesi, ölüm denen kesin âkıbete biraz daha yaklaşılması, gençlik günlerinin tükenip, ihtiyarlık demlerinin gelmesi.. demektir. Nitekim her yılbaşında siyah saçlara biraz daha aklar düşüyor, akların sayısı da biraz daha çoğalıyor.

Öyle ise, böyle gecelerde daha çok sefalete, daha çok sefahete düşmek yerine; daha çok âhirete, daha fazla ebedî âleme meyili olmak lâzımdır. Zira bu hızlı gidiş, - ister ikrar et, ister inkâr - kabire, öteki dünyaya doğrudur.

İşte dindarlık böyle düşündürüp, böyle tedbirli hareket ettirdiği içindir ki, dindar insanın, geçen senelerinden pişmanlığı azdır. Ama kendisini dinî ölçülerle kayıtlı görmeyen başıboş insanlarda ise her yılbaşında böyle bir muhakeme ve düşünceden eser yok. Tam bir şuur ve idrak mahrumiyeti içindeler.. Ölüme bir sene daha yaklaşmanın delilini teşkil eden gecede, hem ahlâkından, hem mâneviyatından, hem de parasından zararlar görmekte, fireler vermekte, pişman olacağı fiilleri çoğaltarak işlemekteler. Birkaç saatlik bu eğlence ve sefahetin arkasından ömür boyu üzüntü ve pişmanlıklar gelmekte...

Onu böyle ömürboyu pişmanlıklara sevkeden şey, İslâm’ın icabını yaşamayışında, yâni, dindar olamayışındadır.

Şâyet dinin emirlerine sadık kalacak bir iman kuvveti, dindarlık emâresi kazanabilse, her yılbaşı, tam aksini düşünmesine, kendisine çekidüzen verip iman ve ahlâk bakımından yükselmesine sebep olacak, geçmişinden pişmanlık duyan bir sefahet ve sefalete düşmeyecek...

Demek ki, yılbaşı gecelerinde kimilerini o hâle düşürüp, kimilerini de bu duruma çıkaran şey, dindar olup olmamaktan başka birşey değildir.

Anlaşılan, şahsı düşündürüp, mes’ud ve bahtiyar kılan şeyin dindarlık olduğu kesindir.

Ferdi muhakemesizleştirip sefalete itenin de dinde lâubalilik olduğu bir vakıadır.

Demek imtihan dünyasıdır bu. Her ikisine de yol açık. İsteyen oraya, dileyen de buraya yönelir. Kimi yılbaşında şuurunu iptal eder. Kimi de ihyâ...

Biz şükrederiz dindarlığımıza, hamd ederiz bizi böyle düşündürüp, amel ettiren Rabbimize.

Bizim yılbaşı anlayışımız ne olmalıdır? Ölmeden önce hesaba çekilmek için ne yapmak gerekir?

Bazıları yılbaşını, 'vur patlasın çal oynasın' düşüncesizliğine dönüştürüyorlar, sanki ömürlerinden bir sene gitmemiş, aksine bir sene kazanmışlar gibi sevinç çığlıkları atarak işi sarhoşlaşmaya kadar götürüyorlar.

Herhalde kaybettikleri bir yılı düşünmemek için başvuruyorlar böylesine şuur ve muhakeme iptaline...

Harcanan vakti nakitten de kıymetli gören İslam büyükleri ise böylesine bir şuur iptaline asla rıza göstermiyorlar, aksine kaybettiğimiz yılın sonunda tam bir nefis muhasebesine girmemizi, harcadığımız seneyi nasıl bir yaşantı içinde tükettiğimizin muhasebesini yapmayı ısrarla tavsiye ediyorlar. İsterseniz bir de onları dinleyelim de nasıl bir muhasebe ve muhakeme içinde olmamız gerekiyor, harcadığımız yılın sonunda görelim.

Hicri 334 senesinde Bağdat'ta vefat etmiş olan büyük mutasavvıf Şibli Hazretleri, Bağdat halkına yaptığı her konuşmasına şu sözlerle başlıyordu:

- Ömürlerinden bir seneyi daha tüketerek varacakları sona biraz daha yaklaşan ahiret yolcuları! Yaklaştığınız yerde hesaba çekilmeden önce burada kendinizi hesaba çekin!

Her vaazına bu cümleyle başlayan Şibli Hazretleri'ne bir hürmetkârı, bir gün şöyle bir soru sordu:

- Hep 'Ahirette hesaba çekilmeden önce kendinizi dünyada hesaba çekin!' buyuruyorsunuz. Dünyada kendimizi hesaba çekerek yaşarsak sanki ahirette hesaba çekilmeyecek miyiz?

- Evet, dedi, burada hayatını hesaba çekerek yaşayan, orada hesaba çekilmeyebilir. Efendimiz (sas) Hazretleri; "Ahirette hesaba çekilmeden önce dünyada kendinizi hesaba çekin!" buyuruyor, öyle ise burada hayatını hesaba çekerek yaşayan orada hesaba çekilmeyebilir. En azından hesabını kolay verir. Bunun üzerine soru sahibi, kendini burada hesaba çekerek yaşamaya başlar. İbadetlerini eksiksiz yerine getirme gayretine girer. Günahlardan kaçınıp sevaplarını, hayır hasenatlarını çoğaltma titizliğine yönelir. Yani ahirette hesabını veremeyeceği işleri dünyada yapmama kararı alır. Böylece hayatını tam bir şuur içinde hesaba çekerek yaşamaya başlayan genç, bir gece rüyasında hocası Şibli Hazretleri'ni beyaz bir ata binmiş, bulutlara, yukarı uçup gidiyor halde görür. Arkasından seslenir:

- Hocam bekle ben de geleyim seninle!.. Şibli Hazretleri'nin cevabı kesin: "Ben bu hapishaneden bir kurtuldum, bir daha bekler miyim burada?"

Bu rüyanın manasını öğrenmek için sabah ilk iş olarak üstadını ziyarete giden talebesi, hocasının kapısında cenaze hazırlığını görünce, onun dünya hapishanesinden gece kurtulup ahiret saraylarına doğru uçtuğunu anlamakta gecikmez. Ama çok üzülür bu ani gidişine de o günün akşamında Rabb'ine dua ve niyazda bulunarak üstadını rüyada görme niyetiyle yatağına uzanır, az sonra kendisini hocasının huzurunda bulur. İlk sorusu, vaazlarında tekrar ettiği cümle olur:

- Sen dünyada kendini hesaba çekerek yaşardın, orada hesaptan kurtuldun mu, durum nasıl? İmam tebessüm ederek cevap verir. Meleklerin beni hesaba çekmek üzere karşıma geçtikleri sırada Rabb'imden hitap geldi:

- O kuluma hesap sormayınız. Çünkü o hesabını yaparak yaşadı, buraya temiz bir amel defteriyle geldi!.. Siz onun amel defterine bakın yeter, hesabını göreceksiniz orada... Şibli Hazretleri, talebesine; "Siz de" der, "kendinizi orada hesaba çekerek yaşayın.. Hesabını veremeyeceğiniz işlerle gelmeyin buraya. Size de; 'O kulum hesabını yaparak yaşadı, temiz bir amel defteriyle geldi buraya, defterine bakın yeter', denebilir!.."

- Ne dersiniz? Biz de harcadığımız sene sonunda, harcayacağımız senenin de başında kendimizi bir hesaba çeksek mi? En azından hesabını veremeyeceğimiz yanlışlarımız olduysa, tövbe, istiğfarla onları terk etme kararı alsak mı? Yapamadığımız ibadetlerimizi, hizmetlerimizi yapma azmine girsek mi? Yılbaşında bari bu muhasebeyi yapsak mı? Yoksa boş mu ver? Ömrümüzden bir sene daha gittiği halde, sanki bir sene daha kazanmış gibi 'vur patlasın çal oynasın' düşüncesizliğine düşenlere biz de katılarak malum tekerlemeyi biz de mi tekrar etsek?

- Ayağını sıcak tut başını serin, hayatını yaşa düşünme derin!.. Fakat unutmamak gerek ki, hayatını düşünmeden yaşayanların sonunda duydukları pişmanlık çok derin oluyor; ama bu derin pişmanlığın hiçbir faydası olmuyor. Öyle ise gelin biz hayatımızı düşünerek, hesabını yaparak yaşama kararı alalım yeni yılımızda. Hesabını verebileceğimiz nice yeni yıllar dileğimle...


Unutma!Yalnız başına beni yıkabilen tek kişi sensin.

Anneliğin mukaddesliği gece yarısı uyandığı uykudadır.

Deliyi adam edemeyiz ama adamı deli ederiz!

Dost acı söyleyen değil,acıyı tatlı dille söyleyebilendir!

Ya insana gül ver yada gülüver.

Kullanıcı avatarı
Yağmur damlaları
Onursal Üye
Mesajlar: 3707
Kayıt: 04 Kas 2008, 10:25
Konum: Mezunlar zümresine dahil!

Re: YILBAŞI NEDİR?

Mesaj gönderen Yağmur damlaları » 24 Ara 2011, 17:32

Hz.İsa'nın (a.s) doğumundan yaklaşık 350 yıl sonra Roma'da ortaya çıktı. Bu dönemde Roma imparatorluğunun her yerinde güneşe tapılıyordu. Roma İmparatorluğu putperestlik ile Hristiyanlığı birleştirerek güneş tanrısının doğum günü 25 aralığı Hz.İsa (a.s)'nın doğum günü kabul etti.

25 Aralığı kabul etmelerinin sebebi 24 aralığa kadar güneş biraz daha erken batıp senenin en kısa günleri yaşanıyordu.Batıda güneşe tapanlar tanrıları olan güneş her gün biraz daha erken kendilerini terk edince buna üzülüyorlardı.

25 Aralık'ta günler tekrar uzamaya başlayınca tanrıları kendileriyle kalmaya razı olmuş ve yeniden doğmuş anlamına geldiğinden mutluluklarını dans çoşku içki ışıklandırma ağaçlarla yeşillendirme hindi kesme gibi eğlencelerle kutlarlardı.

İşte 25 Aralık- 1 0cak bu sebeple eğlence günleri ve tatil olarak kabul edilmiştir.Hristiyanlar bu günlerde domuz başı kaz kızartması ve hindi yemeyi gelenek haline getirmişlerdir.

Haksızlığın adaletsizliğinn ve zulmün kol gezdiği bir dünyada yaşıyoruz.Sırf Müslüman oldukları için Bosna-Hersek'te Filistin'deIrak'taAfganistan'da Çeçenistan'da Cezayir'deKeşmir'de ve daha bir çok yerde insanlar öldürüldü ve hala öldürülmeye devam ediyor.

Yılbaşı adetinin sahibi Hristiyanlar Bosnalı çocukları diri diri keserek köfte yapıp annelerine yedirdiler.Derilerini yüzdüler.Müslümanların kafalarını patlatarak beyinlerini köpeklere yedirdiler.Diri diri çocukların gözlerini oydular çocukların ve kadınların namuslarını kirlettiler.Bebeklerin parmaklarını keserek kendilerine kolye yaptılar.Kadınları birbirine bağlayarak yaktılar.Camileri yakıp yıktılar.
Yakın zamanda Amerika'nın Irak'lı çocukları ne hale getirdiğini televizyon ve gazetelerde görüldü.

İşte özendiğimiz batının bizim için düşündükleri.
Bütün bunlar olurken bizim Müslümanlar hala kimin yılbaşısını kutlayacak ve niçin eğlenecek?

Kolları ve bacakları bombalarla koparılmış çocuklar için mi? Yoksa namusu çiğnenen Müslüman kız kardeşleri için mi?
Neden hep biz onlara her şeyde uyacağız? Onlar bize hiç uyuyorlar mı?

Onlar bizim dini ve milli bayramlarımızı yahud mübarek gün ve gecelerimizi biliyor ve kutluyorlar mı?
Bizim hicri yıl başımız Peygamberimiz'in (Sallallahu Aleyhi Vesellem ) Mekke'den Medine'ye hicret günü olan günü kutluyorlar mı?
Kocaman HAYIR......

O halde şu hadis-i şerifi iyi belleyelim inşallah....

''Her kim bir kavmin amellerini (yaptıklarını) severse (hoş görürse kıyamet gününde) onların arasında haşrolacak ve onların yaptıklarını yapmasa da onların hesabıyla muhasebe edilecektir.'' (Hadis-i Şerif)
Unutma!Yalnız başına beni yıkabilen tek kişi sensin.

Anneliğin mukaddesliği gece yarısı uyandığı uykudadır.

Deliyi adam edemeyiz ama adamı deli ederiz!

Dost acı söyleyen değil,acıyı tatlı dille söyleyebilendir!

Ya insana gül ver yada gülüver.

cedric
Doktor
Mesajlar: 273
Kayıt: 10 May 2011, 14:47

Re: YILBAŞI NEDİR?

Mesaj gönderen cedric » 24 Ara 2011, 20:00

müslümanlar yeni yılı hiçbir zaman noel hristiyan veya hz isayı kutlamak anmak gibi algıyla karşılamıyor. yeni yılın heyecanı sevinci coşkusu ile eğlence amaçlı kutlanıyor

GüListaN
Doçent
Mesajlar: 994
Kayıt: 15 Mar 2010, 17:05
Konum: Mezun

Re: YILBAŞI NEDİR?

Mesaj gönderen GüListaN » 24 Ara 2011, 21:02

Bizim Yılbaşımız geçti.. Hicri Yılbaşıydı ;)

Resim

Resim

Resim

Hiç bir hristiyan kurban bayramı geldi diye kurban kesmez,ramazan bayramı geldi diye hediyeleşmez.
Hicri yılbaşında kutlama yapmaz!
Biz neden onlarınkini kutluyoruz :!: :!:


Saygılar ;)
Kırklareli Üniversitesi <3

Kullanıcı avatarı
Yağmur damlaları
Onursal Üye
Mesajlar: 3707
Kayıt: 04 Kas 2008, 10:25
Konum: Mezunlar zümresine dahil!

Re: YILBAŞI NEDİR?

Mesaj gönderen Yağmur damlaları » 25 Ara 2011, 05:50

GüListaN yazdı:Bizim Yılbaşımız geçti.. Hicri Yılbaşıydı ;)


Resim

Hiç bir hristiyan kurban bayramı geldi diye kurban kesmez,ramazan bayramı geldi diye hediyeleşmez.
Hicri yılbaşında kutlama yapmaz!
Biz neden onlarınkini kutluyoruz :!: :!:


Saygılar ;)

Eyvallah Gülistanım...
Allah razı olsun...
Bu kartta da söylediği gibi insanlar (yani Müslüman olan çevremizdeki insanlar), yılbaşı diye hindi kesiyorlar.. Çam süslüyorlar... O gün alışveriş merkezlerine gidenler bilir noen baba kılıklı insanlar ortalarda dolanıyor, çocukların gözleri boyanıyor...
O geceyi eğlenceyle geçirmek , o geceyi kutlamış olmaktır, o sebepten o gece ibadet edilmesi, televizyonların açılmaması çok daha uygundur....

Allah yardımcımız olsun!
Unutma!Yalnız başına beni yıkabilen tek kişi sensin.

Anneliğin mukaddesliği gece yarısı uyandığı uykudadır.

Deliyi adam edemeyiz ama adamı deli ederiz!

Dost acı söyleyen değil,acıyı tatlı dille söyleyebilendir!

Ya insana gül ver yada gülüver.

Kullanıcı avatarı
kripton
Onursal Üye
Mesajlar: 3333
Kayıt: 24 Ara 2009, 20:15
Konum: MEZUN

Re: YILBAŞI NEDİR?

Mesaj gönderen kripton » 26 Ara 2011, 12:24

Şahsen ben hergünümü her akşamımı nasıl geçiriyorsam yılbaşı akşamını da öyle geçiriyorum. Herhangi bir fark olmuyor. Ama insan şunu da düşünüyor "Koca bir sene daha bitti. Peki ben karda mıyım zararda mıyım? Ömür sermayesi tükeniyor ben nasıl değerlendiriyorum acaba bu sermayeyi" vs... Tefekküre vesile olmalı böyle günler.

Ama koca bir yılı geride bırakmanın, ömürden koca bir seneyi geçirmenin muhasebesi ve hüznü, yeni bir yıla giriyor olmanın sevincinden ağır basıyor olmalı mantıken ama :wink: Buna rağmen çılgınca eğlenmek ne manaya gelir ya da nasıl bir mantıklı açıklaması vardır bilemiyorum.
Resim

Kullanıcı avatarı
Yağmur damlaları
Onursal Üye
Mesajlar: 3707
Kayıt: 04 Kas 2008, 10:25
Konum: Mezunlar zümresine dahil!

Re: YILBAŞI NEDİR?

Mesaj gönderen Yağmur damlaları » 26 Ara 2011, 14:37

kripton yazdı:Şahsen ben hergünümü her akşamımı nasıl geçiriyorsam yılbaşı akşamını da öyle geçiriyorum. Herhangi bir fark olmuyor. Ama insan şunu da düşünüyor "Koca bir sene daha bitti. Peki ben karda mıyım zararda mıyım? Ömür sermayesi tükeniyor ben nasıl değerlendiriyorum acaba bu sermayeyi" vs... Tefekküre vesile olmalı böyle günler.

Ama koca bir yılı geride bırakmanın, ömürden koca bir seneyi geçirmenin muhasebesi ve hüznü, yeni bir yıla giriyor olmanın sevincinden ağır basıyor olmalı mantıken ama :wink: Buna rağmen çılgınca eğlenmek ne manaya gelir ya da nasıl bir mantıklı açıklaması vardır bilemiyorum.
Evet Kripton çok güzel ifade etmişsin...
Ama hani söylediğin koca bir sene gitti muhasebesi var ya , işte onu biz Müslümanların Hicri yıl başına yapmış olması gerekiyor... Yani zaten biz yeni yılımıza girdik... Tabi ister istemez Aralık ayının bitişi, Ocak ayının başlayışı bize bunları düşündürüyor. : )
Unutma!Yalnız başına beni yıkabilen tek kişi sensin.

Anneliğin mukaddesliği gece yarısı uyandığı uykudadır.

Deliyi adam edemeyiz ama adamı deli ederiz!

Dost acı söyleyen değil,acıyı tatlı dille söyleyebilendir!

Ya insana gül ver yada gülüver.

byMRZ
Uzman Doktor
Mesajlar: 515
Kayıt: 29 May 2011, 20:33

Re: YILBAŞI NEDİR?

Mesaj gönderen byMRZ » 26 Ara 2011, 14:56

AMAAN YILBASIYMIS KUTLAMAYMIS HIIIIC ISIM OLMAZ TURK MILLETI TAKLIT ETMEYE O KADAR MERAKLIKI TARIH BOYUNCA HEP BATILASMAK ICIN UGRASMISLAR YAZIK COK YAZIK ASLINDA KENDILERINE UZULECEKLERINE SEVINIYOLAR MUHTEMELEN BEN O GECE DERS CALISIRIM :D

Kullanıcı avatarı
Yağmur damlaları
Onursal Üye
Mesajlar: 3707
Kayıt: 04 Kas 2008, 10:25
Konum: Mezunlar zümresine dahil!

Re: YILBAŞI NEDİR?

Mesaj gönderen Yağmur damlaları » 26 Ara 2011, 15:07

byMRZ yazdı:AMAAN YILBASIYMIS KUTLAMAYMIS HIIIIC ISIM OLMAZ TURK MILLETI TAKLIT ETMEYE O KADAR MERAKLIKI TARIH BOYUNCA HEP BATILASMAK ICIN UGRASMISLAR YAZIK COK YAZIK ASLINDA KENDILERINE UZULECEKLERINE SEVINIYOLAR MUHTEMELEN BEN O GECE DERS CALISIRIM :D

Evet Zehra ablacım , doğal olarak her gece ne yapıyorsak onu yapacağız...

Konuyla ilgili şu Hadis-i Şerifleri paylaşmadan geçemeyeceğim:

Her kim ki bir kavime benzerse, o kavimdendir. (Allah muhafaza)

Öyle bir zaman gelecek ki, kafirler kertenkele deliğine girseler, Müslümanlarda girmek isteyecek.
Unutma!Yalnız başına beni yıkabilen tek kişi sensin.

Anneliğin mukaddesliği gece yarısı uyandığı uykudadır.

Deliyi adam edemeyiz ama adamı deli ederiz!

Dost acı söyleyen değil,acıyı tatlı dille söyleyebilendir!

Ya insana gül ver yada gülüver.

Kullanıcı avatarı
Yağmur damlaları
Onursal Üye
Mesajlar: 3707
Kayıt: 04 Kas 2008, 10:25
Konum: Mezunlar zümresine dahil!

Re: YILBAŞI NEDİR?

Mesaj gönderen Yağmur damlaları » 30 Ara 2011, 16:05

Resim
Unutma!Yalnız başına beni yıkabilen tek kişi sensin.

Anneliğin mukaddesliği gece yarısı uyandığı uykudadır.

Deliyi adam edemeyiz ama adamı deli ederiz!

Dost acı söyleyen değil,acıyı tatlı dille söyleyebilendir!

Ya insana gül ver yada gülüver.

Cevapla

“Din Kültür” sayfasına dön