ŞEYTANIN KALBE AÇILAN KAPILARI

Dini Bilgiler,İlahiler,Yazılar,Dualar,Tasvirler,İslamiyet...vs
Cevapla
assolist
Yardımcı Uzman
Mesajlar: 135
Kayıt: 03 Tem 2010, 23:04

ŞEYTANIN KALBE AÇILAN KAPILARI

Mesaj gönderen assolist » 29 Şub 2012, 00:29

Bil ki, insan kalbi bir yönüyle de kaleye benzer. Şeytan ise, düşman olduğu için, kalb kalesine girip onu istilâ etmek ve kendi egemenliği altına almak ister. Bu durumda yapılması gereken şey, kalenin kapılarını iyice kapatmak ve her bir kapının arkasında güçlü ve uyanık muhafızlar bulundurmaktır. Bu, kaçınılmaz bir iştir. Ancak bundan önce kalenin nerelerinde kapı, menfez ve zayıf noktaların bulunduğunu iyice tespit etmek, bilmek ve öğrenmek lâzımdır. Çünkü, bir tek kapı veya menfezin gözden kaçırılması, bütün savunmanın boşa gitmesine ve düşmanın oradan girip kaleyi istilâ etmesine yeterlidir. Şeytanın kalbe girmesini sağlayan kapılar ise insanın kötü huyları ve duygularıdır. Onun için bu huy ve duyguları iyi bilmek ve on­ların şeytana geçit vermesini önlemek lâzımdır. Bu huylar ve duygular (bunlar, aynı zamanda insanın veya kalbinin sıfatlarıdır) çoktur. En önemlileri ise şunlardır:

1- Şehvet;
2- Hırs;
3- Hased;
4- Gazap ve kızgınlık
Bu huy ve duygulardan birisinin insana galip gelmesi hâlinde, şeytan onu kapı gibi kullanıp oradan kalbinin içine girer ve kalbini istilâ edip hükmü altına alır. Çünkü bu huy ve duygular güçlendikleri zaman, akıl ve düşünceyi işlemez hâle getirirler. Halbuki insanı ve onun kalbini şeytana karşı koruyan güç, akıl ve düşüncedir. İmanın koruyuculuğu bile, aklı doğru istikamette çalıştırmak şeklindedir. Onun için şeytan şöyle demiştir: "İnsan sevdiği veya buğzettiği zaman ben akıl engeline takılmadan onun kalbine girerim. Bundan sonra, o kendisini bana karşı neyle koruyabilir.

5- Doyuncaya kadar yemek : Bu şekilde yemek helâlden de olsa, şeytanın oltaları olan şehvetleri uyandırıp güçlendirir. Çok yemenin Allah korkusunun azalması, merhamet ve acıma duygusunun zayıflaması, ibadete karşı ağırlık ve tembellik hissedilmesi, yapılan nasihatin etkisini kaybetmesi, kendi sözünün de başkasında etki yapmamsı, çeşitli hastalık ve sağlık sorunlarının ortaya çıkması gibi kötü sonuçları da vardır.

6- Süslenme merakı : Şeytan bir insanda bu zaafı görürse, boynuna yular takıp onu istediği şekilde yönetir. Süslenme meraklısı olan bir insan, bütün ömrünü ve imkânlarını ev, eşya ve elbiselerinin süs ve ziyneti için harcar. Bu maksatla, haramlara da girer. (Örneğin, dinimiz erkeklerin altın ve gümüş eşya kullanmalarını haram etmiştir. Fakat, süs meraklısı olan kimseler, buna rağmen, altın yüzük, altın zincir ve altın saat kullanırlar. İpekli elbiseler için de durum budur.)

7- İnsanlardan bir şey beklemek : Bu beklenti kuvvetli olursa, şeytan insanı her çeşit riyakârlık, gösteriş, yağcılık, dalkavukluk ve hafiflik yapmaya sevk eder. Bu şeyler ise, bir sürü iç ve dış günahlara ve hatta şirk ve küfre vesile olan ahlâkî zaaflar ve çirkinliklerdir. Bu cümleden olarak, kendisinden bir şey beklenen kişi hak etmediği şekilde övülür, ona sahip olmadığı meziyetler isnat edilir ve onun emr-i maruf ve nehy-i münker yapılması vacip olan kötü hareketlerine karşı göz yumulur ve hatta bunlar te'vil edilip müdâfaa edilir. Halbuki Allah Teâlâ, "Hâinleri savunucu olma!" (Nisa, 105) buyurmuştur. Kaldı ki, insanlardan bir şey beklemek, çoğunlukla hayâl kırıklığına, bu da dargınlığa ve düşmanlığa sebep olur. Onun için, Allah'tan başkasından bir şey ümit etme!" denilmiştir.

8- Acele etmek, vakti ve zamanı gelmeyen bir şeyi istemek veya bir işi yapmak : Allah Teâlâ, insanın aceleciliğini onun kötü sıfatları arasında zikretmiş ve, "İnsan acelecidir." (İsrâ, 11) buyurmuştur. Acelecilik, hayır gibi görünen işlerde de doğru değildir.
Bir heyet, Allah Rasûlü’nü ziyaret etmeye gelmişti. Uzun yoldan geldikleri için elbiseleri dağılmış, üst ve başları toz duman olmuştu. Fakat, Rasûlü’nü görmenin heyecanıyla hemen mescide girerek kendisini ziyaret ettiler. Onlardan bir zat ise, işi bu şekilde aceleye getirmedi. Önce üstünü başını yıkayıp temizledi, elbisesine çeki düzen verdi. Ondan sonra girip ziyaret etti. Onun bu olgun hareketi Allah Rasûlü’nün hoşuna gitti ve kendisi bu zata, "Sende iki huy vardır ki, Allah onları sever. Bunlar hilim ve teennidir." deyip iltifat etti.
Allah Rasûlü (as) şöyle buyurmuştur: "Acelecilik şeytandan, teenni ise (acele etmemek ise) Allah Teâlâ'dandır." (Tirmizî)
Aceleciliğin kötü olması şundandır: Bir işin doğru olup olmadığını, doğru olması hâlinde de hangi şekilde yapılmasının daha iyi olacağını anlamak, bir müddet tefekkür, araştırma ve incelemeyi gerektirir. Bunu yapmadan gözü kapalı bir şekilde işi yapmaya kalkmak çoğu zaman yanlış veya eksik bir sonuç ortaya çıkarır. Ayrıca, şeytan, şer olan bir işin hakikatini öğrenmesine fırsat vermeden onu çarçabuk insana yaptırmak ister. Onun içindir ki, şeytandan gelen acelecilik, daha çok şer olan işlerde kendini gösterir. Hayır olduğu kesin olan ve nasıl yapılması gerektiği de açıkça bilinen işlerde ise, acele etmek değil, geç kalmak ve ağır davranmak kötüdür. Fakat şeytan bu işlerde acele etmeyi değil, yavaş davranmayı telkin eder. Bunun en yakın örneği namazdır. Namazın en sevaplı şekli, onu ilk vaktinde kılmaktır. Fakat şeytan, "Henüz vakit var; acelesi yok" diye vesvese yapıp gevşeklik verir ve namazın geciktirilmesine ve hatta vakit dışına çıkarılmasına çalışır.



Kullanıcı avatarı
Doçent
Forum Moderatörü
Mesajlar: 3303
Kayıt: 29 Nis 2011, 07:57

Re: ŞEYTANIN KALBE AÇILAN KAPILARI

Mesaj gönderen Doçent » 29 Şub 2012, 01:41

Allah Rasûlü (as) şöyle buyurmuştur: "Acelecilik şeytandan, teenni ise (acele etmemek ise) Allah Teâlâ'dandır." (Tirmizî)

güzel paylaşım eline sağlık :wink:
Hayat seni güldürmüyorsa espriyi anlamadın demektir.

Cevapla

“Din Kültür” sayfasına dön