dil ve anlatım terimlerinin anlamı

TÜRK DİLİ ve EDEBİYATI dersi hakkında sorularınızı, cevaplarınızı, bildiklerinizi paylaşabilirsiniz...
Cevapla
mehmeteminayta
Çırak
Mesajlar: 27
Kayıt: 22 Şub 2012, 08:10
Konum: fatih/istanbul
İletişim:

dil ve anlatım terimlerinin anlamı

Mesaj gönderen mehmeteminayta » 29 Eyl 2012, 04:42

yararlı olurmu bilmiyorum ama eklemek istedim..

- A -

Açıklık: Bir söz veya yazıda maksadın bir engele takılması.
Açık Oturum: Güncel, siyasal, sosyal ve bilimsel konuların veya sorunların herkesin izleyebileceği bir biçimde açık olarak tartışıldığı toplantı.
Akıcılık: Söz, yazı ve anlatımın akıcı olma özelliği.
Alıcı: Kaynaktan gelen mesajın iletici, araç ve yöntemleri takip ederek ulaştığı kişi.
Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi: İletinin, alıcıyı harekete geçirmek üzere düzenlenmesi.
Anı: Yaşanmış olayların anlatıldığı yazı türü, hatıra.
Anlam: Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne.
Anlatıcı: Hikaye, fıkra vb. anlatan kimse.
Anlatım Biçimi: Birbirinden farklı konuları, olayları, gözlem ve izlenimleri anlatırken kullanılan yöntemler.
Atatürkçülük: Atatürk'ün düşünce uygulamalarından kaynaklanan Türk Devleti'nin bağımsızlık ve bütünlüğünü, Milli egemenliğini, kişi özgürlüğünü, çağdaş olmayı amaçlayan, akla, bilime ve gerçeğe dayanan, evrensel ağırlıklı, geleceğe yönelik, birbiri ile uyumlu amaçlar, uygulamar ve ilkeler bütünü, Kemalizm.

- B -

Bağdaşlılık: Dil ögelerinin ifade ettikleri husus ve durumlar arasındaki anlam bağıntıları.
Bağdaştırma: Anlamlı birden çok dil birliğinin yan yana gelerek yeni bir anlam ifade etmesi.
Bağlaç: Eş görevli kelimeleri veya önermeleri birbirine bağlayan kelime türü.
Bağlam (iletişimde): İletişime katılan unsurların birlikte meydana getirdikleri ortam.
Bağlam: Bir dil birimini çevreleyen, ondan önce veya sonra gelen, birçok durumda söz konusu birimi etkileyen, onun anlamını, değerini belirleyen birim veya birimler bütünü.
Bağlaşıklık: Bir metin ve metin parçasında dil ögelerinin dil bilgisi kurallarına uyularak yan yana getirilmesi.
Belgesel: Belge niteliği taşıyan, dökümanter.
Betimleme: Tasarlama, bir şeyi sözle veya yazıyla anlatma, göz önünde canlandırma, tasvir.
Biyografi: Yaşam öyküsü. Bir sanatçının, yazarın ya da meşhur bir insanın hayat hikayesinin anlatan, kişisel hayatı konu alan edebi tür.
Bülten: Özel veya resmi kurum, kuruluş veya yetkili kişilerce herhangi bir durumla ilgili olarak süreli ve süresiz yayımlanan duyuru, dergi.

- C -

Cümle: Bir yargı bildirmek için tek başına çekimli bir fiil veya çekimli bir fiille kullanılan kelimeler dizisi, tümce.

- D -

Deneme: Herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerle bezenmiş bir anlatım içinde sunulan düz yazı türü.
Destan: 1. Bir milletin yaşadığı olağanüstü olay ve durumları, savaşları, kahramanlıkları, göç, yangın, felaket, zafer gibi toplumu derinden etkileyen tarihi dönem noktalarını anlatan mensur veya uzun manzume şeklindeki anlatımlardır. 2. Bir kahramanlık hikayesini veya bir olayı anlatan, koşma biçiminde, ölçüsü on bir hece olan halk şiiri.
Deyim: Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir.
Dil: İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan, zeban.
Dil Ötesi İşlevi: İletinin, dille ilgili bilgiler vermek üzere düzenlenmesi.
Duruluk: Bir cümlede gereksiz sözlük bulunmaması.
Dönüt: Kaynaktan gelen mesaja alıcının gösterdiği tepkinin tekrar kaynağa ulaşması süreci.

- E -

Edat: Tek başına anlamı olmayan, sonuna geldiği sözle cümledeki diğer kelimeler arasında ilişki kuran kelime türü, ilgeç.
Eleştiri: Tenkit. Bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi.
Estetik: Sanatsal yaratının genel yasaları ile sanatta ve hayatta güzelliğin kurumsal bilimi, güzel duyu, bedii, bediiyat.
Eş Güdüm: Konuşmacı ile malzemeleri kullanan kişi arasında uyum.

- F -

Fabl: Kahramanları çoklukla hayvanlardan seçilen, sonunda ders verme amacı güden, genellikle manzum hikaye, öykünce.
Fıkra: Gazete veya dergilerde gündelik konuları bir görüş ve düşünceye bağlayarak yorumlayan ciddi veya eğlendirici yazı türü.
Fiil: Olumlu veya olumsuz olarak çekimli durumda zaman kavramı taşıyan veya zaman kavramı ile birlikte kişi kavramı veren kelime, eylem.
Fiilimsi: Fiilden türetilen, olumsuzu yapılabilen mastar, sıfat-fiil, zarf-fiil vb. türleri bulunan ad, eylemsi.
Forum: Bazı sorunların görüşülerek karara bağlandığı genel toplantı.
- G -

Gezi Yazısı: Bir yazarın, yurt içi ve yurt dışındaki gezilerinde gördüklerinden ilgi çekici bulduklarını anlattığı kişisel hayata konu alan edebi tür.
Göndergesel İşlev: Dilin göndergeyi olduğu gibi ifade etme amacıyla düzenlenmesi.
Gönderici: Kaynaktan gelen mesajı iletici, araç ve yöntemleri takip ederek ulaştıran kişi.
Gösterge: Kendi dışında bir başka şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen, nesne, görünüş ve olgu.
Günlük: Günce. Günü gününe tutulan anı yazısı veya bu yazıları içeren, kişisel hayatı konu alan edebi tür.

- H -

Heyecana Bağlı İşlev: Göndericinin dili duygu ve heyecan bildirmek amacıyla kullanması.
Haber: Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık.
Hikaye: Gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan düz yazı türü, öykü.

- İ -

İçerik: Sözlü veya yazılı anlatımda verilmek istenen öz, düşünce, duygu ve imgelerin bütünü.
İleti: Gönderilmek istenen mesaj.
İletişim: Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bildirişim, haberleşme.
İsim: Canlı ve cansız varlıkları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları bildiren kelime, ad.

- J -

Jest: Herhangi bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol ve baş ile yapılan içgüdüsel veya iradeli hareket.

- K -

Kanal: Mesajın alıcıya iletilmesini sağlayan araç ve yöntemler.
Kanalı Kontrol İşlevi: İletinin, kanalın iletiyi iletmeye uygun olup olmadığını öğrenmek amacıyla düzenlenmesi.
Kavramlaştırma: Var olandan hareketle gerçekleştirilen soyutlama.
Kavram Ve Ses İmgesi: Gösterilenin kelimenin kavram yönünü, gösterenin de ses simgesini oluşturması.
Kip: Fiillerde belirli bir zamanla birlikte konuşanın, dinleyenin ve hakkında konuşulanın, teklik veya çokluk olarak belirtiliş biçimi.
Kod: İletiyi şifrelemekle kullanılan malzeme, konuşulanın, teklik veya çokluk olarak belirtiliş biçimi.
Konu: Konuşmada, yazıda, eserde ele alınan düşünce, olay veya durum, mevzu.
Konferans: Topluluğa bir konuda bilgi vermek amacıyla yapılan konuşma.
Kronoloji: Zaman bilimi, zaman dizini.
Kültür: Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütün, hars, ekin. - M -

Makale: Bilim, fen konularıyla siyasal, ekonomik, ve toplumsal konuları açıklayıcı veya yorumlayıcı niteliği olan gazete ve dergi yazısı.
Manşet: Gazetelerin ilk sayfasına iri puntolarla konulan başlık.
Mektup: Bir kişiye, bir kurum ya da kuruluşa, bir topluluğa bir şey iletmek, bir şey bildirmek amacıyla yazılan yazı.
Muhabir: Basın ve yayın organalarına haber toplayan, bildiren veya yazan kimse.
Mülakat: Buluşma, görüşme, röportaj.
Mesaj: Bir iletişim sürecinde iletişim malzemesi olan fikirler.
Münazara: Bir konu üzerinde, belli kural ve yöntemlere uyularak yapılan tartışma.

- N -

Nesnel: Gerçeğe varmak amacıyla, taraf tutmadan inceleme yapan, hüküm veren, afaki, objektif.
Nükte: İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalı söz, espri.

- O -

Olay: Bir arada bulunmak zorunda olan en az iki kişinin veya iki kişi yerine geçen kavram veya varlığın bireysel farklılıklar sebebiyle karşı karşıya gelmesi veya çatışması sonucu ortaya çıkan eylem.
Otobiyografi: Öz yaşam öyküsü.

- Ö -

Öyküleme: Tasarlanan, gözlemlenen ya da yaşanan bir olayı yer, zaman ve kişi kavramlarına bağlayarak ifade etme.
Özne: Bir cümlede bildirilen işi yapan, yüklemin bildirdiği durumu üzerine alan kimse veya şey, fail.
Öznel: Özneye ilişkin olan, öznede oluşan, nesnelerin gerçeğine değil, bireyin düşünce ve duygularına dayanan, enfüsi, subjektif.

- P -

Panel: Dinleyiciler önünde, seçilmiş bir konuşmacı grubunun bir konuyu tartışmak amacıyla düzenlediği toplantı, açık oturum.
Parodi: Ciddi sayılan bir eserin bir bölümü veya bütününü alaya alarak, biçimini bozmadan ona bambaşka bir özellik vererek biçimle öz arasındaki bu ayrılıktan gülünç etki yaratan bir oyun türü.

- R -

Röportaj: Sahalarında tanınmış kişilerle bireysel ya da toplumsal konularda, soru-cevap şeklinde yapılan ve çoğunlukla gazete veya dergide yayınlanan söyleşi. - S -

Sanat: Bir duygu, tasarı, güzellik vb. nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık.
Sempozyum: Belli bir konuda çeşitli konuşmacıların katılımıyla düzenlenen bilimsel ağırlıklı toplantı, bilgi şöleni.
Seyahat: Yolculuk, gezi.
Slayt: Saydam bir yüzey üzerine alınmış projeksiyonda kullanılmaya özgü görüntü.
Sohbet: Söyleşi. Bir bilim veya sanat konusunu, konuşmayı andıran biçimde inceleyerek anlatan edebiyat türü.
Söylev: Bir topluluğa düşünceler, duygular aşılamak amacıyla söylenen, uzunca, çoşkulu ve güzel söz, nutuk, hitabe.
Sunum: Yenileyen, pekiştiren, hatırlatan, önemli noktaları öne çıkaran; bir çalışma sonucunu açıklayan; laboratuvar araştırmalarını sunan, anket sonuçlarını ifade eden; önemli olay ve olguları dile getirmek üzerine yapılan konuşmalar.

- Ş -

Şifre: İletişimi sağlayan işaretler sistemi.
Şiiriyet İşlevi: İletinin, iletisi kendinde olan işlevi.

- T -

Tartışma: Bir sorunun sözlü veya yazılı olarak, bazen de sertçe savunulması.
Tekzip: Yalanlama.
Tema: Öğretici veya edebi bir eserde işlenen konu, düşünce, görüş.
Tezkire: Klasik İslam edebiyatlarında ünlü olmuş kişilerin-özellikle şairler-biyografilerini ve sanatçı kişiliklerini anlatıp çalışmalardan örnekler veren eserlerin genel adı.
Tiyatro: 1. Dram, komedi, vodvil vb. edebiyat türlerinin oynadığı yer. 2. Bu türleri, izleyiciler önünde sahnede oynayan grup. 3. Oyun yazma sanatı. 5. Sahnelenmek için yazılmış oyunların türü.
Tutarlılık: Kişinin anlattıklarının önceki anlattıklarıyla çelişmemesi.
Tür: Çeşit, cins.

- Ü -

Ünlem: Türlü duyguları anlatan veya bir doğa sesini yansıtan kelime, nida.
Üslup: Anlatma, oluş, değiş veya yapış biçimi, tarz.

- Y -

Yalınlık: Açık, süsten ve zorlamadan uzak, kolayca anlaşılabilen anlatım.
Yüklem: Cümlede oluş, iş ve hareket bildiren kelime veya kelime grubu, haber.

- Z -

Zamir: Kişi, dönüşlülük, gösterme, soru ve belirsizlik kavramları vererek varlıkların yerini tutan söz, adıl.
Zarf: Bir fiilin, bir sıfatın veya bir zarfın anlamını zaman, yer, ölçü, nitelik, sunu kavramları bakımından etkileyen kelime, belirteç.
__________________



Eğer sizi üzen kişilere halâ Selam verebiliyorsanız..Bu vicdanınızın Sadaka'sıdır.!

‎"Seni Seviyorum" demek; ortalama 1 saniye 19 saliseni alır, Buna değecek birini bulman ise tüm ömrünü.'

Kullanıcı avatarı
XcLoW
Uzman
Mesajlar: 159
Kayıt: 10 Eyl 2012, 03:22
Konum: İzmir..

Re: dil ve anlatım terimlerinin anlamı

Mesaj gönderen XcLoW » 01 May 2013, 03:15

Emeğiniz için teşekkürler.. ;)
Resim Ne Mutlu TÜRK'üm Diyene !

> Mezunlar Zümresi'ne dahil.. (202) :mrgreen:

Cevapla

“Türk Dili ve Edebiyatı” sayfasına dön