ÇANAKKALE SAVAŞLARI

ATATÜRK Köşesi!
DeathNote
Doktor
Mesajlar: 330
Kayıt: 26 Eki 2009, 22:47

Re: ÇANAKKALE SAVAŞLARI

Mesaj gönderen DeathNote » 17 Kas 2009, 22:28

ÇANAKKALE SAVAŞLARI VE BOZCAADA



28 Haziran 1914’te, Avusturya Veliahtı Ferdinand ve karısının Bosnasaray’da bir Sırp tarafından öldürülmesi, barut fıçısına dönmüş Avrupa’da savaşın çıkması için yeterli bir kıvılcımdı. Balkanlar'daki Osmanlı topraklarının bölüşümünde eski bir anlaşmazlık olan Bosna-Hersek’in Avusturya’ya mı yoksa Sırbistan’a mı ait olacağında düğümlenen sorun hiç vakit geçirmeden büyük devletleri bloklara ayırmış ve biribirlerine savaş ilan etmelerine neden olmuştu.



1912 yılında, Osmanlı başkentinde bazı girişimcilerin katkısıyla kurulan “Donanma Cemiyeti”, fakir-zengin halkın katkısıyla toplanan paralar, altın olarak İngiliz hükümetine peşin olarak yatırılmış ve İngiltere’ye büyük ve modern bir zırhlı olan Reşadiye ısmarlanmıştı. Brezilya’nın, aynı tersanede yaptırmakta olduğu bir zırhlıyı parası çıkışmadığından almaktan vazgeçmesiyle Reşadiye’ye ikinci bir gemi daha eklenmişti : Sultan Osman. Gemiler harpten önce bitmiş ve onları almaya Deniz Yüzbaşı Rauf (Orbay) komutasında Türk bahriyesi askerleri İngiltere’ye gönderilmişti. İngilizler, harbin başlamasıyla gemilere el koyduklarını ve vermeyeceklerini resmen bildirmişlerdi. Bu olay Türk kamuoyunda büyük bir öfke uyandırmıştı. Bu esnada Osmanlı Devleti, İngilizler'den kaçıp Çanakkale Boğazı'ndan Marmara Denizi'ne geçen iki Alman zırhlısı Göben ve Breslau'nun isimlerini Yavuz ve Midilli olarak değiştirip, gemilere Türk bayrağı çektirip, Alman askerlerin başlarına fes giydirerek, bu gemileri 80 milyon Alman markına satın aldığını ilan etmişti. Halkın gözünde, parasını ödedikleri gemilerine İngilizler tarafından el konulması ertesinde bu iki gemi gelmiş, herkesi kaybedileni bulmuşların sevincine boğmuştu.



Enver Paşa’nın izniyle 29 Ekim 1914 tarihinde Amiral Souchon komutasındaki 11 gemilik Osmanlı donanması Boğaz'ın hemen açığında karşılaştığı Rus savaş gemilerine ateş açmış, başta Odessa ve Sivastopol olmak üzere Rus limanlarını topa tutmuştu. 1 Kasım 1914'te, Kafkasya'daki Rus ordusu hududu geçerek kara savaşını başlattı. Aynı gün İngilizler, İzmir Limanı ve Kızıldeniz’de Akabe Limanı'nı topa tuttu. 3 Kasım 1915’te ise iki İngiliz ve iki Fransız savaş gemisi Çanakkale Boğazı'ndaki Türk istihkamlarını bombardıman ettiler. 18 Mart 1915 tarihine kadar İngiliz ve Fransız donanmaları, Çanakkale Boğazı'nda bulunan tahkimatları ve tabyaları sürekli bombardıman ettiler. 18 Mart 1915’te yapılan deniz savaşlarında ise, İngiliz-Fransız ortak donanması büyük bir bozgunla geri çekilmiş, Osmanlı başkentini almak üzere sadece donanmanın gücü yetmeyeceği, kara savaşları ile birlikte donanmanın beraberce savaşması gerektiği fikri ortaya çıkmıştı. Bu arada Bozcaada’yı işgalleri altında tutan İngilz ve Fransızlar, Ayazma Tepesinde, Habbele Ovası'nda ve Habbele Tepesi'nde çeşitli büyüklüklerde üç adet havaalanı kurdular. 25 Nisan 1915’te Fransız askerlerinin Anadolu sahilindeki Beşige ve Kumkale'ye yaptıkları aldatma taaruzları, esas çıkartmanın yapılacağı Seddülbahir’i gölgelemek içindi. İngiliz, Fransız ve bu ülkelerin dominyonlarından oluşan çıkartma birlikleri Seddülbahir bölgesine yaptıkları taarruz harekatında Kirte ve Kerevizdere bölgesinde 13 Temmuz 1915 tarihine kadar süren savaş sonrasında siperlere gömülmüş ve onbinlerce ölü, yaralı, tutsak vermişlerdi. Bundan sonra savaş cephesi daha çok Arıburnu, Anafartalar ve Suvla bölgelerine kaymış, Seddülbahir’de bulunan ve Bozcaada’yı üs olarak kullanan Fransız askerleri dinlenmek, tedavi olmak, yiyecek içecek türünden kısıtlı da olsa alışveriş yapabilmek için sürekli Bozcaada’yı kullanır olmuşlardı. Kartpostal koleksiyonumuzda bulunan 195 kartın gönderim tarihleri bu dönemde başlamış, bu cephenin boşaltıldığı 9 Ocak 1916 tarihini biraz geçe sonlanmıştır. Çanakkale Savaşları'ndan üç yıl kadar sonra Birinci Dünya Savaşı, Bağlaşık Devletler'in galibiyetiyle sona erdi. 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması'nın üzerinden daha bir hafta bile geçmeden İngilizler, 6 Kasım 1918’de Çanakkale ve çevresini işgal ederek, kendilerine bir zamanlar kan kusturan merkez tahkimatındaki toplara ve tahkimata el koydular.



19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal liderliğndeki Türkler, 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Antlaşması ile barışa kavuştular. Lozan Barış Antlaşması uyarınca 20 Eylül 1923 günü, Bozcaada Türkler tarafından teslim alınmıştır.


Nice Güzellere Baglandım Kaldım,
Ne Bir Vefa Gördüm Ne Fayda
Buldum..
Her Türlü İsteğim Topraktan Aldım,
Benim Sadık Yarim Kara topraktır!! > Âsık Veysel
<

DeathNote
Doktor
Mesajlar: 330
Kayıt: 26 Eki 2009, 22:47

Re: ÇANAKKALE SAVAŞLARI

Mesaj gönderen DeathNote » 17 Kas 2009, 22:28

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!
Çanakkale, Anadolu insanının, bu topraklar için yazdığı destansı varlık-yokluk müc¢hedesinin ve kanıyla yazdığı hürriyet ve bağımsızlık türküsünün en hazin ve büyüleyici şaheserlerindendir. Çanakkale Mahşerinde, milletimizi tarihe gömmeye azmeden Haçlıların son kalıntılarına karşı, Osmanlı'nın verdiği dillere destan kıy¢mı anlatmaya, kelimelerin gücü yetmez. Çanakkale Savaşı'nın en b¢riz özelliklerinden bir diğeri de; Doğu ve Batı lemi'ni tems®len, iki medeniyetin ve inancın; tarih içinde karşı karşıya geldikleri son büyük hesaplaşma olmasıdır. Batılıların, "Son Haçlı Seferi" adıyla tesmiye ettikleri bu savaşta yeg¢ne g¢yeleri; Haçlı Seferlerinden beridir kolladıkları; Müslüman Türk Milleti'nin Anadolu'daki varlığına ebediyen son verme emelini gerçekleştirebilmekti. Klasik "haçlı zihniyetinin" Çanakkale'deki tesiri hakkında, harbi t¢kip eden Sunday Times Gazetesi'nin yayın müdürü E. Ashmead Bartlette, şu dehşetengiz tespitleri yapmıştır: "...Son Haçlı Seferi'nden beri ilk def¢dır ki Batı, Doğuya yönelmiş bulunuyor.Hıristiyanlık ¢lemi, Fatih Sultan Mehmed'in 29 Mayıs 1453 meş'»m tarihinde Bizans İmparatorluğuna indirmiş olduğu şiddetli darbenin öcünü almak için toptan harekete geçmiş bulunuyor...


Diğer savaş meydanlarından alınıp buraya yığılan gemiler, sanki bir tek amaç için, belki de Hıristiyanlık ¢leminin Türklere karşı yapabileceği son Haçlı Seferi içindir... Halbuki bu sonuncusu ve en büyüğü olan Haçlılar, bir zamanlar Viyana kapılarından Kudüs'e kadar uzanmış olan eski Osmanlı İmparatorluğunun her bir köşesinde kemikleri dağılıp kalmış Orta Çağ şövalyelerinin öcünü alacaktır."

Müttefiklerin kibirleri
silahlarından da büyüktü!
İngilizler ve müttefikleri, Osmanlı Devleti'ni en zayıf ¢nında yakaladıklarına inanıyor ve Çanakkale'yi geçerek İstanbul'a girecekleri ve devleti dağıtacaklarına kesin gözüyle bakıyorlardı. Öyle ki, İngiltere Başvekili Lloyd George bunu, müttefiklerinin hissiy¢tına tercüman olurcasına şu alaylı if¢delerle ortaya koymuştu: "Türk Milleti s¢dece birinci sınıf dövüşen bir kalabalıktır." Aynı küstahlığı, İngiliz Bahriye N¢zırı Winston Churchill ise şu sözlerle dile getirmişti: "Türkler mi? Bir elimizi arkamıza bağlar, diğer elimizle yener geçeriz o milleti!." Düşman gemileri işimizi yarım saatte bitirip turistik seyahat yapıyormuşçasına boğazı geçeceklerinden o kadar eminlerdi ki, beş çayı içmek ve piknik yapmak için birbirlerine söz bile vermişlerdi. Hatt¢, İngilizler İstanbul'da kullanmak için, 10 şilinlik banknotlarının üzerine Osmanlıca "60 gümüş kuruş" yazarak, paralarını d¢hi hazırlamışlardı. Birinci Dünya Savaşı'nda bizim g»y¢ müttef®kimiz olan Almanlar bile, Çanakkale Savaşı'ndan Osmanlı namına çok ümitsiz görünüyorlardı. Onlara göre de, Žtilaf Devletlerinin boğazı geçip İstanbul'u ele geçirecekleri kaçınılmaz idi. Bu kadar kat'® düşünülmesinde, müttefiklerin asker® bakımdan ezici bir üstünlüğe s¢hip olmasının caydırıcılığı elbette ki önemli bir faktördü. Ancak Churchill'in de söylediği gibi; "Çanakkale ele geçirilecek ve Osmanlı Devleti parçalanacak..." görüşünün altında yatan kararlılık asıl sebepti.

İman gücüne dayanan eşsiz müd¢faa
Ordumuzun en yeni topu üzerinde yapım yılı 1885 yazılıyken; düşman topları ise sayısız ser® atışlar yaparak mevz®lerimizi dövüyor, ¢det¢ cehenneme çevirircesine kan kusturuyordu. Bu, öylesine uğursuz ve amansız bir taarruzdu ki, 259 günlük savaş süresince, metrekareye 6 bin mermi is¢bet etmiş ve 231 gemi ve 1155 top; ağaçları, dağları ve taşları yangın yerine çevirmişti. O kadar ki, toplam kaybımız, yaralı, hasta ve şehit olmak üzere 252.300'ü bulmuştu. Aynı şekilde İngilizlerinki 205.000, Fransızlarınki ise 47.000 idi. Ne hazindir ki, top yetersizliğinden dolayı, hiç olmazsa aldatıcı olsun diye b¢zı mevz®lere soba borusu yerleştirilmişti. Siperler için yeterli kum torbası ise hiç bulunamıyordu. B¢zen İstanbul'dan birkaç yüz torba getirildiğinde, bırakın kum torbası olarak kullanmayı; askerlerin harap elbiselerinin t¢mirine ancak yetiyordu. Eldeki, yaklaşık 400 mayın da, Rusların Karadeniz'e döşeyip de akıntının sürüklemesiyle boğazın ağzına gelenlerden toplanabilenlerdi.
Nice Güzellere Baglandım Kaldım,
Ne Bir Vefa Gördüm Ne Fayda
Buldum..
Her Türlü İsteğim Topraktan Aldım,
Benim Sadık Yarim Kara topraktır!! > Âsık Veysel
<

Cevapla

“Ulu Önderimiz Hakkında ki Herşey ßu ßölüme!” sayfasına dön