Ebruli renklerdesin şimdi...

Sanat ve edebiyat bölümü...
Cevapla
mavi_buketler
Asistan
Mesajlar: 119
Kayıt: 13 Eki 2008, 17:03

Ebruli renklerdesin şimdi...

Mesaj gönderen mavi_buketler » 04 Oca 2010, 23:06

Kirli gülümsemelerin soğuk avuçlarında sahte dualar.

Bize ayrılmış mutlulukların gölgeliklerinde, bastırılmış sevinçlerin kıyılarına vurunca adımlarımızı içten içe yanan bir yüreğe rest çeker deli nabzımız.

Binlerce yılın keskin ışıklarına nefesimizi savurur, dolambaçlı yolların menzillerinde sevdayla buluşmayı dileriz.

Birbirimize gecikmişliğin saydam göğünde iç çekişlerimizle köhne bir odadan bakarız uzaklara.

Yüzümüzde biriken yol yorgunluklarını uykularla bastırır, hep kendimize dönüşlerin değişmez ütopyasında fısıltılı bir sessizliğin ayrılık içlenişlerini derinlerimize çekeriz.

Yangınlarımızı rüzgâr titrettikçe, gönlümüzdeki sahte kalabalıklar birer birer bizi terk edince yapayalnızlığımızın tükenen ışıklarına avuçlarımızı kuşkuyla uzatırız.

Suyun rengini ararız yağmurun masum dökülüşlerinden, göçmen bir bakışla uzakları gözler, dayanaksız bedenimizin kederli masallarıyla işkence sıramızı bekleriz.

Bunun içindir ki, aşkla gerdiğimiz sevda yayından sabır okumuzu uzaklara savurmak isteriz.

Anlamlarını kaçışlara yüklediğimiz ve her kaçışta kendimizden çok şeyler verdiğimiz bir sevda muhasebesinin yanık tarlalarında yürümek.

Yükseklerden dökülen sularla, kendi yuvasını unutan kuşlarla ve her kaçışta aslında kendi yalnızlığını dinleyen bir sevda destanıyla birbiri peşi sıra kapanır aşkın isimsiz hanları ve kopar bir bir yaşanmışlığın sararmış yaprakları.

Kırık cümlelerimizin çürük tekneleriyle açıldığımız denizlerin ulaşılmaz derinliklerinde kendimizi izledikçe, değişken kimliklerimizin şakaklarından akan terlerle yüzümüzü yıkadıkça, sevda oltamızın imgeli sayfalarında her harf yalnızlığımızı tasvir eden cümlelerle buluşur anlayacağınız.

Eski bir sevdanın yorgun yolcularını çağırdım yaşanası saraylarına, tanımsız aşkların suskun ilahileriyle yalnızlıkların bütün meşalelerini duvarlara astım.

Bir ömrün bütün baharlarıyla, bir hayatın bir ömre sığmayacak dualarıyla her gece öfkeli düşünüşlerle sana geldim.

Sensizliğin çoğalan dalgalarıyla uzadı gece, alışkanlığımın delirmiş cümleleriyle bu gece de seni en baştan yazdım.



mavi_buketler
Asistan
Mesajlar: 119
Kayıt: 13 Eki 2008, 17:03

Re: Ebruli renklerdesin şimdi...

Mesaj gönderen mavi_buketler » 04 Oca 2010, 23:08

DİYEBİLSEYDİM

Anladım diyemem ki! Suçluyum
Belki ben anlatamadım sana kendimi
Tutuştum, yandım da yokluğunda her gece
Yine gözyaşlarımla söndürdüm kalbimi
Her gün her dakika seni özlerdim
Bitmezdi kederim senin yanında bile
Susardım, gözlerime baktığın zaman
Mermer bir heykelin çaresizliğiyle
Oysa neler düşünürdüm sen yokken
Sana kavuşunca neler söylemek isterdim
Dakikalar bir ışık hızıyla geçerdi
Ayrılık başlayınca ben biterdim
En kötüsü beni koyup gitmendi
O öyle bir yalnızlıktı anlatılmaz
Hep yarım kalmış heyecanlar hazlar içinde
Biterdi bir kış, geçerdi bir yaz
Ve nice yıllar kovalardı birbirini
Gözlerimde gitgide büyürdü mesafeler
Bütün teselliler uzaklarda kalırdı
Bütün çiçekleriyle solardı bahçeler
Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın, ve hiç gitmezdin, değil mi
Bir gün duyduğum gibi kal diyebilseydim.

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN


Eylül baranları eşliğinde yitik kelimeler diyarına yol alıyorum yine…
Bir kayboluş destanını yazmaya çalışıyor parmaklarım kelimelerin buruk , cılız isyanına aldırış etmeden…
Acının tesiri ile düne çakılı kalmak bugün ve yarın kavramları arasında gidip gelmek…
Uzak diyarlarda kaldım şimdi, öylesine dolanıyor rüzgar etrafımda ve ben öylesine bakıyorum rüzgarın gözlerine.
Bir soru ki umuduma mıhlanmış, gülüyor arsız arsız karşımda,
Unutayım mı seni, tüketeyim mi ve senli cümleleri?
Öğrenebilirliyim ki sensiz cümleler kurmayı.
Ne kadar uğraşsam da hep devrik cümlelerde kalıyorsun sanırım aşkta hesap hiç kapanmıyor.
Bitimsiz bekleyişler hiç son bulmuyor.

Eylül Baranları

mavi_buketler
Asistan
Mesajlar: 119
Kayıt: 13 Eki 2008, 17:03

Re: Ebruli renklerdesin şimdi...

Mesaj gönderen mavi_buketler » 04 Oca 2010, 23:09

SÜRGÜN


Senin değil bir çocuğun elleri
Bir daha gülebilmek için yürek genişliğince
Bir susmanın gölgesine sığınır
-Ellerinde kopan bütün tutuşlar
Eskiden kalma bir savaş düzeni

Tutku son kalan çocuktur
Pembeleşen sessizleşen sokakta
Yalnızlığın koruduğu ağaçlarda
Akşamın korku gibi içilen karanlığı
Uzun bir yolculuktur

Bir deniz kıyısında çağrışan mavileri
Taşır zarflara koyup postacılar
Biraz daha geceyse güneşin umuru mu
Bütün mektuplar aynı özlemi yazar
-İki yıl geçti yüzümden sen görmeyeli beri

Afşar TİMUÇİN




Kiralık ölmelerin eşiğinde kaç nefes olduğunu bilmediğim hayat…

Çok cepheli yaşamların, karabasan tünellerinde bıraktım ömrümü…

Keşki seni bu kadar haklı bulmasaydım, anlamasaydım o zaman kızmak bütün günahları sana yüklemek daha kolay olacaktı ki…

Solmuş bir eylül edasında içimdeki cümleler, sana varsalar şimdi…
Neye yarar ki yıkık bu harabeyi onaracak güç hangimizde kaldı…

Ah eylül baranları yağarken senide aldı götürdü.

Rengi kaçmış düşlerde saklıyız artık senle ben.
Tenimde yarım kalıntıların, dilimde yasak cümleler, efsunlu zamana akıyorum seninle…

Eylül Baranları...

Cevapla

“Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler” sayfasına dön