Kafam çok karışık.
Gönderilme zamanı: 27 May 2015, 02:47
Merhaba arkadaşlar. size bir sorum var. ondan sonra asıl konuya geçeceğim. Ben liseden 1 yıl önce tasdiknamemi aldım ve örgün eğitimle bağlantım kesildi. Acaba açık öğretime kayıt yaptırabiliyor muyum, yoksa öğrenim hayatım tamamen bitti mi? (Çok bilmiş bir arkadaşım, öğrenim hayatımın tamamen bittiğini, artık yalnızca ilkokul mezunu olduğumu söyledi. Sanırım bu da benim içime dert oldu.)
Lise 2'de okulu bıraktım. aslında benim derdim biraz daha farklı.
Ben, elinde ki herhangi birşeyin değerini kaybetmeden anlayamayan bir insanım. Okulun kıymetini hiçbir zaman anlayamayacağımı farkettiğim an da okul ile bağlantımı kestim ve alternatif olan AÖL'ne kaydolmayı hedefledim.
Şuan bir markette reyon personelliği yapıyorum. Biliyorum biraz karmaşık anlatıyorum fakat içimde acaip birşeyler var. Neyse bu işte öyle bir ezildim ve insanların zalimliğini öyle bir tattım ki, okumadan bir yerlere gelemeyeceğimin farkına vardım. Aslında sırf bunun farkına varmak için okulu bıraktım. Benim hayat felsefeme göre asla ezilmeden ezemezsin!. Bende bu felsefeyi uygulamaya koydum. şimdi eğer okursanız okulu bırakmamın temel sebeplerine değineceğim..
Aslında oldukça iyi bir öğrenciydim. Hiçbir zaman inek olmadım. Ezber yapmaz, yapanı da takmazdım. Hayatta ki en büyük amacım öğrenmekti. Hala da öyle. Sabahlara kadar Vikipedi'yi karış, karış dolaşmış, ansiklopedileri tozlu raflarından indirip, sayfa, sayfa okumuş bir insanım. Kibirili ve cahil insanlardan hep nefret etmişimdir.( cahil derken sözüm ; okumaya ve araştırmaya fırsatı olduğu halde okumayıp, çok bilmişlik eden ahmaklaradır.)
Ben oldukça şanssız ve bahtsız bir insanım. Hayatım hep karı, kız muhabbeti yapan, çekirdek ve kolayı aynı anda bitirmeye çalışan, esrar ve alkol içen insanlara özenen salakların arasında geçti. Bu yüzdendir ki okulu yarıda bırakmak zorunda kaldım. Çevrem de Herkes "kafan basmıyorsa çalışacaksın"," okuyupta ne yapacaksın, gir bir işe çalış" ya da " ileride kafanı çok duvarlara vurursun" diyor. Gördüğünüz gibi düşüncelerin bile çeliştiği bir semtte yaşayan bir insanım. Okulda ki hayatım, mahalle de ki hayatımdan farksızdı. Kendini ülkücü sanan salaklar ve kendini devrimci ilan eden aptallarla aynı sıraları paylaşmak zorunda bırakıldım. Bu ara da bu herifler ülkücülük ve devrimcilik hakkında hiçbir şey bilmiyor. Sanırsın, alparslan Türkeş'i tanıyan ülkücü, Deniz Gezmiş'i tanıyan devrimci oluyor. Bilen birisi olsalar hiçbir problem yok. Her gün sigara isterler"bi dal ateşle de içek" , para isterler "beşşüz varmı kanka?" Kopya isterler " aga bana da yazsana bende bakıyım ya da gel yanıma otur." Derslerin hepsinde şımarırlar, hocaları aşağılarlar ve en sinir olduğum, İstiklal marşında birşeylere gülerler. Bende bu yurdumun aptal ergenleri arasında, paslanır, paslanır dururdum. Tartıştıkları konular da yanlış söyledikleri Birşeyin doğrusunu söylediğimde " he sen çok biliyon, yav he he" derlerdi. Kitap okumaz, okutturmazlardı. "Kanka bırak o kitabı şu kıza bak" "filozof mu olacaksın a**". Gibi. Bende yeter artık dedim ve bıraktım. Ama onların üzerinde ahım var. En fazla 5 sene sonra kafalarını duvarlara vuracaklar. Ümit ediyorum ki vuracaklar. Benim gibi bir öğrencinin eğitim hakkını elinden alan yavşaklara ancak bu yakışır. İnşallah yarın bir gün köpek gibi pişman olurlar. Çocukları birşey istediğinde para yetmeyip, alamadıklarında, inşallah benim çektiğim, mahcupluk ve pişmanlık duygusunu çekerler. Ve inşallah ben de bu duruma şahit olurum. Eğer bunlar olmazsa, benim bu dünya da yaşama arzum sona ermiş demektir. Eğer birileri, birilerinin hakkına giriyor ve bunun cezasını çekmiyorsa, böyle dünyaya lanet olsun!. Biliyorum bana söylediklerimden dolayı tepki gösteriyorsunuz fakat eğer yaşadığım mağduriyeti ve mahcupluğu yaşadaydınız, bana hak verirdiniz.
Lise 2'de okulu bıraktım. aslında benim derdim biraz daha farklı.
Ben, elinde ki herhangi birşeyin değerini kaybetmeden anlayamayan bir insanım. Okulun kıymetini hiçbir zaman anlayamayacağımı farkettiğim an da okul ile bağlantımı kestim ve alternatif olan AÖL'ne kaydolmayı hedefledim.
Şuan bir markette reyon personelliği yapıyorum. Biliyorum biraz karmaşık anlatıyorum fakat içimde acaip birşeyler var. Neyse bu işte öyle bir ezildim ve insanların zalimliğini öyle bir tattım ki, okumadan bir yerlere gelemeyeceğimin farkına vardım. Aslında sırf bunun farkına varmak için okulu bıraktım. Benim hayat felsefeme göre asla ezilmeden ezemezsin!. Bende bu felsefeyi uygulamaya koydum. şimdi eğer okursanız okulu bırakmamın temel sebeplerine değineceğim..
Aslında oldukça iyi bir öğrenciydim. Hiçbir zaman inek olmadım. Ezber yapmaz, yapanı da takmazdım. Hayatta ki en büyük amacım öğrenmekti. Hala da öyle. Sabahlara kadar Vikipedi'yi karış, karış dolaşmış, ansiklopedileri tozlu raflarından indirip, sayfa, sayfa okumuş bir insanım. Kibirili ve cahil insanlardan hep nefret etmişimdir.( cahil derken sözüm ; okumaya ve araştırmaya fırsatı olduğu halde okumayıp, çok bilmişlik eden ahmaklaradır.)
Ben oldukça şanssız ve bahtsız bir insanım. Hayatım hep karı, kız muhabbeti yapan, çekirdek ve kolayı aynı anda bitirmeye çalışan, esrar ve alkol içen insanlara özenen salakların arasında geçti. Bu yüzdendir ki okulu yarıda bırakmak zorunda kaldım. Çevrem de Herkes "kafan basmıyorsa çalışacaksın"," okuyupta ne yapacaksın, gir bir işe çalış" ya da " ileride kafanı çok duvarlara vurursun" diyor. Gördüğünüz gibi düşüncelerin bile çeliştiği bir semtte yaşayan bir insanım. Okulda ki hayatım, mahalle de ki hayatımdan farksızdı. Kendini ülkücü sanan salaklar ve kendini devrimci ilan eden aptallarla aynı sıraları paylaşmak zorunda bırakıldım. Bu ara da bu herifler ülkücülük ve devrimcilik hakkında hiçbir şey bilmiyor. Sanırsın, alparslan Türkeş'i tanıyan ülkücü, Deniz Gezmiş'i tanıyan devrimci oluyor. Bilen birisi olsalar hiçbir problem yok. Her gün sigara isterler"bi dal ateşle de içek" , para isterler "beşşüz varmı kanka?" Kopya isterler " aga bana da yazsana bende bakıyım ya da gel yanıma otur." Derslerin hepsinde şımarırlar, hocaları aşağılarlar ve en sinir olduğum, İstiklal marşında birşeylere gülerler. Bende bu yurdumun aptal ergenleri arasında, paslanır, paslanır dururdum. Tartıştıkları konular da yanlış söyledikleri Birşeyin doğrusunu söylediğimde " he sen çok biliyon, yav he he" derlerdi. Kitap okumaz, okutturmazlardı. "Kanka bırak o kitabı şu kıza bak" "filozof mu olacaksın a**". Gibi. Bende yeter artık dedim ve bıraktım. Ama onların üzerinde ahım var. En fazla 5 sene sonra kafalarını duvarlara vuracaklar. Ümit ediyorum ki vuracaklar. Benim gibi bir öğrencinin eğitim hakkını elinden alan yavşaklara ancak bu yakışır. İnşallah yarın bir gün köpek gibi pişman olurlar. Çocukları birşey istediğinde para yetmeyip, alamadıklarında, inşallah benim çektiğim, mahcupluk ve pişmanlık duygusunu çekerler. Ve inşallah ben de bu duruma şahit olurum. Eğer bunlar olmazsa, benim bu dünya da yaşama arzum sona ermiş demektir. Eğer birileri, birilerinin hakkına giriyor ve bunun cezasını çekmiyorsa, böyle dünyaya lanet olsun!. Biliyorum bana söylediklerimden dolayı tepki gösteriyorsunuz fakat eğer yaşadığım mağduriyeti ve mahcupluğu yaşadaydınız, bana hak verirdiniz.